16 Şubat 2013 Cumartesi

Kapı

Bir ev olsaydim eger, buyuk avlulu bir ev olurdum. Bahcesine herkesin girdigi, kapisindan kimsenin girmedigi.

13 Aralık 2012 Perşembe

tehlikeli oyunlar

"Hangi ışıksın sen; kırmızı,sarı,yeşil.. hemen seç birini.. veya dur dur hemen seçme, zaten hepsi olabilirsin istediğinde. Oyun bu. Kuralı var. Sırayla yanmayacak ışıklar. Kırmızı: dur; Sarı: hazırlan; Yeşil: geç. Şimdi ebeyi seç. Deli etmek amaç onu ya da rezil. Yeşil yak sarıya geç. Şimdi bekle, onun sarı olmasını bekle. Oldu mu, şimdi kırmızı. Tamam o sarı kalabilir. Ama unutma, sen ezelden kırmızı. Şimdi o, ya sarı kalacak ya da canı sıkılacak, kırmızı yakacak. Anında yeşile geç. Bi şey olmamış gibi yeşile geç. Zaman önemli, çok kalma oyalanma, başka ışıklar da yanabilir bu arada sana. Sakın belli etme oynadığınızı, herkes burda veya hiç kimse değil bu oyunda. Artık anladın. Evet trafik canavarı sen kazandın, kırmızı ışık sen olduğun yerde kaldın, sarı kusura bakma sen de çok tutarsızsın." 

Hahahah, ne mi bu? bu bir oyun. Çocuk ruhlu sanırız ya kendimizi, bazı bazı ara ara, severiz ya oyunları, aslında çocuklar tehlikelidir,belki de aileler bu yüzden büyütürler onları, tehlikeli oyunları severler, iki ileri bi büyük geri, bi bakarsın aynı yerde değilsin, kendi kendine oynamışsın, neden ihtiyaç duyar insan tehlikeli oyunlara, hesaplara, laf kalabalıklarına. içimizdeki tehlikeli çocuk o, öldürelim mi hayır, belki büyütelim, büyütelim ki birilerinin yüreğinin nazik yeri fena incinmesin.

16 Ekim 2012 Salı

waiting for godot


'Most people knew what they were waiting 
for like 5 o’clock bus or their fingernails to dry. 
That was the difference between me and the rest  of the entire population of waiters: 
I had not the slightest idea of what I was waiting for.'

I still don’t.

16 Eylül 2012 Pazar

tuzak

belki cesur olan şeyi yaparsam dedi amk, arkasından cesaret de gelir, belki..

'o tehlikeli yanılsama- nasıl demeli?- aşılmaz olmanın,
dış dünyanın hiçbir etkisine maruz kalmamanın,
önüne bakan açık gözlerle,
her şeyi,
en ufak ayrıntıları algılayan,
ama hiçbir şeyi belleğinde tutmayan gözlerle,
dokunulmaz olarak kayıp gitmenin o tehlikeli yanılsaması.
uyanık uyurgezer, gören kör. belleksiz, korkusuz olmak.'
belki de..

22 Ağustos 2012 Çarşamba

kum saati

-ne kadar zamandır?
işte onu bilemeyebilirim.. hatta o zamanın varlığını ispat bile edemeyebilirim. o kadar, öylece geçti ki.. boşluktayken sevdiğimi sanıp yitirdiğim zamanla, cezamı fazlasıyla çektim.

-bu noktaya kadar geldin neden hala seviyorsun?
aslında gönül rahatlığıyla hala severken gelmişim bu noktaya kadar.

- peki en sevmediğin masal?
mutlu olmak için prense ihtiyaç duyan Külkedisi.*

2 Temmuz 2012 Pazartesi

resim

" hayatımın en mutlu günüymüş, bilmiyordum."
...
- Peki hangi seçimde daha mutlu olacağımı nereden bileceğim?
- Mutluluk yaşanmaz ki zaten, hatırlanır sadece.
dostlar hatırlanır. bi de sevdiğin. çok mutluydum dersin.
hepsi bu.
...
- şerefine o zaman, holaa..

30 Mayıs 2012 Çarşamba

amatörlük

Hangi iklimde hangi canlıların yaşayacağını,
hangi toprakta hangi bitkilerin boy vereceğini bildiğimiz gibi kolay olsaydı keşke,
insanların da nereye ait olduğu, nerede yetişmesi gerektiğinden emin olması..

-Peki aynı hataya bir kez daha düşer misin?
-Evet düşerim.